İçeriğe geç

Hüccet kimdir ?

Hüccet Kimdir? Bir Yüzleşmenin Hikâyesi

Kayseri’de bir kış akşamıydı. Dışarıda kar yağarken, evin penceresinden bakarak geçmişi hatırlıyordum. O eski, sararmış fotoğraflar, müzik notaları gibi kafamda çalıyor; her şey, her küçük ayrıntı birbiriyle bir bağlantı kurarak kayboluyordu. Ve işte o an, Hüccet aklıma geldi. Adını duyduğumda bile kalbim hızla çarpmaya başlamıştı. Peki, kimdi bu Hüccet?

İlk Tanışma: Bir İhtimal

Hüccet ile ilk kez bir arkadaşımla tanıştım. Ama tanışmak, kelimenin tam anlamıyla tanışmak değildi aslında. O, hiç görünmeyen, sadece ismiyle hatırlanan biriydi. Bir akşam, Kayseri’nin dar sokaklarında gezerken, bir kafede arkadaşım bana Hüccet’in hikâyesini anlatmıştı. Bir anda merakımın peşinden sürüklenip gitmeye başladım. Kafede sadece ismi geçiyor, ama ben o isme ne kadar takıldığımı fark etmemiştim. “Hüccet’in hayatı her zaman çok değişik oldu,” demişti arkadaşım. “Ama ya sonra? Nereye gitmişti? Neden ortadan kayboldu?” diyerek sorularla kafamı doldurmuştu. O an içinde bir boşluk oluştu ve Hüccet’in kim olduğu sorusu beynimde yankılanmaya başladı.

Hüccet’in Geri Dönüşü: Duyguların Gölgesinde

Günler sonra bir tesadüf sonucu Hüccet ile karşılaştım. Aynı kafenin başka bir köşesinde, aynı soğuk akşamda. O an göz göze geldiğimizde, zaman durmuş gibiydi. Bütün düşüncelerim bir anda yerini şaşkınlığa bıraktı. “Gerçekten o mu?” diye sordum içimden. Nedenini bilmiyorum ama sanki yıllardır onu bekliyormuşum gibi bir his vardı.

Hüccet’in gözlerinde bir hüzün vardı. O an içimde bir şey kıpırdadı, ne olduğunu çözemedim ama bir bağ kuruldu sanki. Sesindeki o melankolik tını, ruhumun en derin köşelerinden bir yerleri okşuyor, o sırada karşımda değil, bir rüya gibi bir figür görüyordum. Sözlerini hatırlamıyorum, ama o anki duyguyu çok iyi hatırlıyorum: bir tarafım heyecanlı, diğer tarafım ise korkuyordu. Korku değil, bilinçaltındaki bir hayal kırıklığının ürkekliği. Yaşadığım şeyin gerçek olup olmadığını sorguluyordum.

Hüccet’in Kimliği: Geçmişle Yüzleşme

Bir sonraki gün, Hüccet’i daha yakından tanıma fırsatım oldu. O, geçmişin peşinden giden biriydi. Yani, bir noktada, geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalmıştı. Bir noktada ben de geçmişimle yüzleşmiştim, ama Hüccet’inkisi başka bir şeydi. Bunu anlamak zaman aldı. Hüccet’in gözleri, bir zamanlar gördüğüm ama yıllarca göz ardı ettiğim duyguları açığa çıkarıyordu.

O gün, Kayseri’nin karla kaplı sokaklarında yürürken, aramızda bir sessizlik vardı. Ama bu sessizlik, bir çığlık gibiydi. İçimdeki duygularımı tam olarak dışarıya çıkartamıyordum. Hayal kırıklığının yarattığı bir boşluk, umutla birleşerek bir çatışmaya dönüştü. Hüccet’i tanımak istiyordum ama aynı zamanda korkuyordum. Çünkü tanıdıkça daha fazla kaybedeceğimi düşünüyordum. Geçmişin izleriyle bugüne nasıl bağlanabilirdim? Hüccet’in dünyasında kaybolup, kendi dünyamı kaybetmekten korkuyordum.

Yüzleşme: Kapanmayan Yaralar

Bir akşam daha Hüccet ile buluştuk. Bu kez, kar yağmıyordu ama içimdeki kar fırtınası devam ediyordu. “Kimdi Hüccet?” diye sordum birden. “Hüccet kimdir?” sorusunun cevabını bulmak istiyordum. Bazen bir insanın kim olduğunu öğrenmek, bazen de o insanın gözlerinden kendi kimliğini keşfetmek anlamına gelir.

O anda Hüccet bana, kendi yaralarını, kırıklarını ve kayıplarını anlattı. Her sözcük, her cümle daha derinlere iniyordu. Ama ben o kadar güçlü değildim. Hüccet’in söylediklerini kabul etmek, anlamak, benim için çok zor geliyordu. Kendi içimde taşıdığım hayal kırıklığı, umudumun önüne geçiyordu. Ancak Hüccet’in duruşu, o içsel gücü bana bir şekilde geçiyordu. Bir şeyleri değiştirmek mümkün müydü? Kendi geçmişimle yüzleşip, geleceğe umutla bakmak?

Bir Sorunun Ardında Kalan Sessizlik

Hüccet’in kim olduğunu anlamak belki de bir arayışın parçasıydı. Ama o, bir anlık bir buluşma gibiydi. Belki de Hüccet, bir dönemin sonu, bir geçişin simgesiydi. Kim bilir? Kendi hikâyemle birleşen bir hikâye, geçmişin yükleriyle ve geleceğin belirsizlikleriyle harmanlanmış bir anıydı.

Şu an, o akşamı düşünüyorum ve hâlâ Hüccet’in kim olduğunu tam olarak bilemiyorum. Ama belki de bu, onun kim olduğunu anlamaktan daha önemliydi. Çünkü bazen bir insanın kim olduğunu anlamak, kendini ne kadar kaybettiğini fark etmekten daha derindir. Hüccet kimdir? Belki bir arayışın ta kendisidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
vdcasinocasibom